KONSEPT PROJELER
Öncelikle akustik içinde hangi alt bileşenler barındırıyor?Akustik deyince ve mimaride akustik ne anlamamız gerekli?
Akustik sesin meydana gelişi, yayılması, iletimi, işitilmesi, algılanması ile ilgili konuları, uygulama olanaklarını ve ölçüm teknolojilerini inceleyen bilim dalıdır.En basit tanımıyla ses bilim ve tekniği olarak özetlenebilir.Ses üstü akustiği, su-altı akustiği, çevre akustiği, oda ve yapı akustiği, müziksel akustik, fizyolojik ve psikolojik akustik, gürültü kontrolü gibi birçok çalışma grubuna ayrılmıştır.Mimari akustik veya yapı akustiği dediğimiz zaman, binaların, hacimlerin ya da mekanik sistemlerin işitsel ihtiyaçları karşılayacak şekilde tasarlanmasından bahsedilmektedir.İyi bir akustik tasarımla istenen sesler daha iyi işitilebilir ya da istenmeyen sesler (gürültüler) rahatsız etmeyecek seviyelere indirgenebilir.Mimari akustik konuları başlıca üç bölümde incelenir:hacim akustiği, ses yalıtımı ve mekanik sistem gürültüsü ve titreşimin önlenmesi.
Duyuya hitap eden gözle görülmeyen sadece hissedilebilen bir kavram olarak gözle görülebilen mimari elemanlarıyla nasıl bir ilişkisi var akustiğin?Bu elemanların belirli formları akaustiğe katkı sağlar mı? Örneğin tavan yüksekliğinin fazla olması daha avantajlı mıdır?
Kapaklı mekanların aksutik tasarımı ele alındığında dikkat edilmesi gereken başlıca akustik ihtiyaçlar;sesin her yere esit dağılımının sağlanması, heryerde yeterince yüksek işitilmesi, akustik kusurların önlenmesi (yankı, odaklanma, akustik gölge bölgeleri vb.) ve uygun çınlama (reverberasyon)süresinin sağlanması şeklinde özetlenebilir.Bu kriterlerin sağlanmasında etkili olan mimari parametreler mekanın formu, yüzeylerde kullanılan malzemelerin akustik özellikleri (ses yutucu veya yansıtıcı olmaları) ve mekanın hacimsel olarak büyüklüğüdür.Mekanın büyüklüğü ve malzemelerin akustik yutuculuğu çınlama süresini değiştirirken, mimari form ses ışınlarının hacim içindeki dağılımını ve sesin yeterince yüksek duyulup duyulmamasını etkilemektedir.
Çınlama süresi hacim büüyüklüğü ile doğru orantılı olarak artmakta ya da azalmaktadır, dolayısı ile büyük bir mekanı daha yutucu, ya da küçük bir mekanı daha yansıtıcı malzemelerle kaplayarak benzer çınlama sürelerini elde etmek mümkündür.Uygun form ve malzemeler ile tasarlanmış bir mekanda tavandan gelen faydalı yansımalar dinleyicinin kulağına belirli bir sürenin altında ulaşırsa, bir megafon gibisesin yükseltilmesine yardımcı olur.bu nedenle, özellikle konuşma amaçlı salonlar için düşük tavan yükseklikleri ve küçük hacimler daha uygundur.Ancak form seçiminde eğrisel formları kullanırken dikkatli olmak gerekmektedir.Dış bükey formlar düz bir yüzeye nazaran sesi çok daha geniş bir alana yayabilirken, iç bükey formlu yüzeyler eğer odak noktası dinleyici düzleminin çok üzerinde ya da oda sınırlarının dışında olacak şekilde tasarlanmaz ise olası odaklanma problemleri, yankı gibi ikinci bir ses algılaması yaratmaktadırlar.Eski dönemlerde bu formlar kilise ve katedrallerde tanrısal bir sesin varlığını yaratması açısından sıklıkla kullanılmıştır (örneğin Pisa´daki Baptistry Katedrali).Eğer istenilen böyle bir etki ise, bu formların kullanılması uygundur.Bu nedenle, akustik tasarımı fonksiyondan bağımsız düşünmek, tek bir form ya da malzeme vardır diyebilmek mümkün değildir.Müzik ya da konuşma amaçlı her bir salonun tasarımı için mimari olarak farklı çözümlere gitmek, her projeyi ayrı ayrı analiz etmek gerekmektedir.
Eğrisel formları kullanırken dikkatli olmak gerekmektedir.Dış bükey formlar düz bir yüzeye nazaran sesi çok daha geniş bir alana yayabilirken, iç bükey formlu yüzeyler eğer odak noktası dinleyici düzleminin çok üzerinde ya da oda sınırlarının dışında olacak şekilde tasarlanmaz ise olası odaklanma problemleri, yankı gibi ikinci bir ses algılması yaratmaktadırlar.
Yeni yapılan binalarda akustik hangi aşamada ve nasıl ele alınmalı?Yenilenme aşamasından geçen binalarda bu süreç nasıl olmalı?
Öncelikle binanın kullanım amacına bağlı olarak akustik gereksinimlerin saptanması gerekmektedir.Akustik konforun değerlendirilmesi, planlaması (yeni binalar için) veye iyileştirilmesi (yenileme aşamasında ki binalar için) çalışmalarında, önce mevcut durumun değerlendirilmesi;sonrasında standart ya da yönetmeliklerde tanımlanan kabul edilebilir değerler ile karşılaştırılması ve gerekli önlemlerin alınması süreci izlenmelidir.Mevcut durumun saptanmasına yeni yapılan binalarda mimari proje üzerinden, binanın olası kullanıcıları, mimarları ve işverenleri ile yapılacak toplantılar sonucunda belirlenecek kullanım senaryolarına göre hazırlanacak konsept akustik projede hedeflenen kriterlere uygun form ve büyüklük kontrolleri yapılarak başlamalıdır.Yenileme aşamasından geçen binalarda mevcut durumun değerlendirilmesi akustik ölçülere dayandırılması daha sağlıklıdır.Daha sonra kriter değerleri sağlayan akustik akustik sistem detaylarının ve duvar, kapı, tavan vb.bitiş elemanlarının seçimine yönelik kararların akustik projeye dahil edilmesi ve mimari uygulama projelerine entegre edilecek şekilde dataylandırılması mimari proje ile birlikte yürütülmesi gereken bir süreçtir.Ülkemizde ne yazık ki, çoğunlukla mimari uygulama projeleri tamamlandıktan, hatta proje uygulaması belirli bir aşamaiçya geldikten sonra akustik projeye dahil edilmekte, bu da bir sürü sorun yaratmaktadır.
Hedefelenen değerlere ulaşmak için projelendirme veya ölçümlerde teknolojiden nasıl yaralanılıyor?
Günümüzde hacim akustiği çalışmalarında, bilgisayar simülasyon programlarından sıkça yararlanılmaktadır.Üç boyutlu olarak tasarlanan salon modelleri, akustik simülasyon programlarından sıkça yaralanılmaktadır.Üç boyutlu olarak tasarlanan salon modelleri, akustik simülasyon programlarına aktarılarak, hacim içerisindeki yüzeylerin geometrisine, akustik yutuculuk, yansıtıcılık özelliklerine bağlı olarak öznel ve nesnel akustik değerlendirme parametreleri daha tasarımın ilk aşamalarından itibaren hesaplanabilmektedir.İşitsel olarak da nasıl bir akustik ortam yaratılacağını dinleme olanağı veren bu programlar sayesinde, daha tasarımın ilk aşamalarından itibaren adım adım geliştirilen mimari projelerin hesaplanması, görsel ve işitsel olarak kısa sürelerde benzeşiminin yapılması mümkün olmaktadır.Bu programlar yeni yapıların akustik modellemesinde kullanılabildiği gibi mevcut binaların değerlendirilmesinde ve iyileştirilmesinde de kullanılabilmektedirler.
Konser salonlarının tasarımında simülasyonlar ile belirli bir noktaya getirilen akustik hesaplar, daha sonra salonların 1/10 veya 1/20 ölçekli gerçek koşulları yansıtan maketleri üzerinde yapılan ölçekli model ölçümleri ile son halini almaktadır.
Akustik konusunda tarihte çok başarılı örnekler var:Teknolojik kolaylıklar veya özel malzemeler olmadan nasıl başarılmış?Bu uygulamalardan günümüze taşınan ve halen kullanılanları var mı?
Bir fizik dalı olarak akustik biliminin mimaride kullanılmaya başlaması 1900´lerin başında Boston Senfoni Salonu´nun genç fisik profesörü Wallce Clement Sabine tarafından akustik olarak tasarlanması ile başlamıştır.Ancak iyi bir akustik elde etme çabalarına eski Yunan ve Roma tiyatrolarında dikkat edildiği Vitrivius´un ´´Mimarlık Üzerine On Kitap´´ adlı eserinden anlaşılmaktadır.Antik dönem tiyatrolarının akustik başarısının birinci nedeni, o dönemde tiyatroları çevreleyen herhangi bir gürültü kaynağının olmayışıdır.İkinci nedeni çok eğimli araziye konumlandırılan dinleyici alanı sayesinde, oyuncular ile seyirciler arasında kesintisiz bir görüş (ve işitme) çizgisi oluşturulması, üçüncü olarak da istenmeyen seslerin sönümlenmesi amacıyla dinleyici alanlarının altında ve muhtelif yerlerde kullanılan amforolar gelmektedir.Günümüzde, Alman fizikçi Helmholtz taarfından amforoların mantığına uygun olarak tasarlanan özel ses yutucu rezanatörler akustik projelendirmelerde sıklıkla kullanılmaktadır.O dönemin en önemli mimari formlarından biri olan kubbeler ve iç bükey yüzeylerin sesi odaklayıcı etkisi de modern batı müziğinin gelişmesinde rol oynayan en önemli parametrelerinden biri olmuştur.
Yakın tarihten yurt içi ve yurt dışında başarılı bulduğunuz örnekler hangileri?
Günümüzde halen 19.yüzyıl dikdörtgen formlu salonları, akustiği en mükemmel konser salonları olarak kabul edilmektedir.Ancak 1963 yılında ekspresyonist mimar Hans Scraharoun tarafından tasarlanan Berlin Filarmoni Salonu, 19.yüzyıl dikdörtgen konser salonlarının egemenliğine son veren tasarımı ile bir mihenk taşı niteliği taşımaktadır.Şef Herbert von Karajan ve akustikçiLothar Cremer’in desteği ile tasarlanan ve günümüzde pek çok konser salonunun tasarımına ilham kaynağı olan bu salon bizce en başarılı konser salonudur.
Ülkemizde bakınca, ne yazık ki gerçek anlamda bir konser salonunun, sadece konser amacı ile tasarlanmış, herhangi bir elektro akustik sisteminin kullanılmadığı, en az 2 bin kişilik bir salonumuzun varlığından söz etmek mümkün değil.Bu nedenle İstanbul’daki salonlar içinde, çok küçük bir performans mekanı olmasına ve mimari olarak çok sıkıntılı bir forma sahip olmasına rağmen doğal akustik tasarımı ile öne çıkan SEED (Sabancı Müzesi) ve yine daha çok konuşma amaçlı toplantılar için tasarlanan, müzik açısından yeterli büyüklükte uygun bir hacime sahip olmamasına rağmen, duvarlarında uygulanan üç yüzeyli (saçıcı, yutucu ve yansıtıcı) döner akustik panelleri ile yine doğal akustiği sağlamaya yönelik çaba gösteren tasarımı nedeniyle İş Sanat Salonu’nu, akustik açıdan şehrimizin önemli örnekelri olarak gösterebiliriz.
Antik dönem tiyatrolarının akustik başarısının birinci nedeni, o dönemde tiyatroları çevreleyen herhangi bir gürültü kaynağının olmayışıdır.İkinci nedeni çok eğimli bir araziye konumlandırılan dinleyici alanı sayesinde, oyucular ile seyirciler arasında kesintsiz bir görüş (ve işitme) çizgisi oluşturulması, üçüncü olarak da istenmeyen seslerin sönümlenmesi amacıyla dinleyici alanlarının altında ve muhtelif yerlerde kullanılan anforalar gelmektedir.
Konser salonları, konferans salonları, ses kayıt stüdyosu gibi mekanlar, konser;prova, konuşma gibi akustik niteliği olan işlevlerin gerçekleştirildiği şekilde işitilebilmesi için istenen öznel ve nesnel akustik kriterler bir restoran yada AVM ile karılaştırılmayacak kadar çoktur ve uluslararası standartlarda veya literatürde belirtilmiştir.Ne yazık ki bu konuda ülkemizde yürürlükte olan bir yönetmelik veya standart bulunmamaktadır.
Son olarak;mimari yapıda bir konfor sağlamanın yanı sıra akustik açıdan iyi mekanlar oluşturmanın sağlık üzerinde etkileri konusunda araştırmalar, ölçümler ve sertifikasyonlar var mı?
İşitsel çevre içerisinde sahip olunan akustik koşulların insanlar üzerindeki etkileri başlıca dört grupta incelenmektedir.
1.Fiziksel etkiler (geçici veya sürekli işitme hasarları),
2.Fizyolojik etkiler (vücut aktivesindeki değişiklikler;kan basıncı artışı, dolaşım bozuklukları solunumda hızlanma, uyku bozukluğu vb.)
3.Psikolojik etkiler (davranış bozuklukları, öfkelenme, sıkılma genel rahatsızlık duygusu),
4.Performans etkileri (iş veriminin düşmesi, konsantrasyon bozukluğu, hareketlerin engellenmesi).
1971’de Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün çalışma grubu, gürültünün, insan insan iyiliğine karşı ana bir tehdit olarak görülmesi gerektiğini bildirmiştir.Akustik konforsuzluk genel olarak önemli bir konu olmakla beraber, bazı bina tipolojilerinde yetersiz olması durumunda (özellikle ofislerde)iş performasının (işlerin zamanında yapılamaması, doğruluğunun etkilenmesi gözlemlerde hataların ortaya çıkması ve iş kazalarının ortaya çıkması vb.) ve karşılıklı konuşmanın etkilenmesi gibi yapılan işin cinsine bağlı olarak da değilşebilen belirgin sorunlar yaratmaktadır.Benzer şekilde, okullarda da öğretme ve öğrencilerin konsatrasyonunu etkileyen en büyük etkenlerden biri olumsuz akustik koşullardır.Amerika’da, 142 ofis binasında 23450 çalışan ile yapılan çalışma ortamından memnuniyet değerlendirmesinde, özellikle açık planlı ofislerde akustik konforun, çalışanların mutluluğu için anahtar öebnm taşıyan parametrelerden bir olduğu ortaya konmuştur.
Uluslararası platformda sıklıkla kabul gören ve ölçütleri ile binaları değerlendiren, ancak uygulanmaları zorunlu olmayan sertifikasyon sistemlerinden BREEAM, LEED, CASBEE, GREEN STAR, DGNB ve SBTool akustik ölçütleri çevresel gürültü, arkaplan gürültü düzeyi, ses izolasyonu ve reverberasyon süresi başlıkları altında incelenmektedir. Ülkemizde ise Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından hazırlanan ‘’Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği’’ yürürlüktedir.(son düzeltme :Resmi Gazete, 4 Haziran 2010).Bu yönetmelik daha çok çevresel gürültü kaynakları için kabul edilebilecek düzeyleri tanımlamakla beraber, mekanlarda kullanım amacına bağlı olarak kabul edilebilecek iç ortam gürültü düzeyleri (arka plan gürültü düzeyleri) sınır değerlerini de vermektedir (Leq, Dba).Pencerelerin açık ve kapalı olması durumuna göre ayrı ayrı tanımlanan sınır değerler, pencerelerin açık olması durumunda 10 Dba artmaktadır.Bina kullanım amaçları, kültürel tesis alanları, sağlık tesis alanları, eğitim tesis alanları, turizm yerleşme alanları, sit alanları, ticari tapılar kamu kurum kuruluşları, spor alanları ve konut laanları olarak kategorize edilmiş ve kategoriler kendi içlerindeki farklı mekanlar için ayrı ölçütler tanımlanmıştır.Reverberasyon düzeyi ve ses yalıtımına ilişkin bir ölçüt değer tanımlanmayan herhangi bir standart yada yönetmeliğimiz ise bulunmamaktadır.TS CR 1752/Nisan 2002 standardı (Havalandırma-Binalar İçin Bina içi ortamlar İçin Tasarım Kuralları)üç farklı hassasiyet düzeyi için, farklı ortam tiplerinde havalandırma/iklimlendirme sistemleri tarafından oluşturulan veya nakledilen, izin verilebilir arka plan gürültü düzeylerini vermektedir (Dba).Bu kapsamda, akustiğin konfora etkisinin önemini değerlendirilerek Türkiye şartlarına göre özelleşen özgün çalışmalarla akustik konusunu daha ağırlıklı olarak ele alması gerekmektedir.
1971’de Dünya Sağlık Örgütü (WHÖ)’nün çalışma grubu, gürültünün insan iyiliğin karşı ana bir tehdit olarak görülmesi gerektiğini bildirmiştir.Akustik konforsuzluk genel olarak öenmli bir konu olmakla beraber, bazı bina tipolojilerinde yetersiz olması durumunda (özellikle ofislerde) iş performansının (işlerin zamanında yapılamaması, doğruluğun etkilenmesi, gözlemlerde hataların ortaya çıkması vb.)ve karşılıklı konuşmanın etkilenmesi gibi yapılan işin cinsine bağlı olarak da değişebilen belirgin sorunlar yaratmaktadır.
Atatürk Mahallesi, Ertuğrul Gazi Sk.
Metropol C2 Blok 2A/4 Kat 1 34758
Ataşehir İstanbul Türkiye
T. +90 212 227 03 01
F. +90 212 259 78 30